Karesi’nin Bir Şairi: Sadrettin Efendi/Sadrî-i Şirvanî


Balıkesir 2. Kent Sempozyumu/19-21 Kasım 2015


Prof. Dr. Mustafa ÖZSARI
mustafaozsari@hotmail.com

ÖZ

Karesi gazetesi 11 Cemaziyelahir 1303/5 Mart 1302-30 Recep 1305/30 Mart 1304 tarihleri arasında Balıkesir’de yayımlanmış bir süreli yayındır. Gazete aynı zamanda Balıkesir’de çıkmış ilk gazetedir ve iki yıl süreyle yayın hayatını sürdürmüştür. Karesi gazetesinde Balıkesirli veya gazetenin yayımlandığı dönemde Balıkesir’de yaşamakta bulunan çok sayıda bilim adamı, din adamı, şair ve yazarın yazıları yer almaktadır. Hatta Müstecabizade İsmet ve Abdülaziz Mecdi Efendi gibi daha sonraki dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde şöhret sahibi dikkat çekici isimler ilk yazı ve şiirlerini Karesi gazetesinde yayımlamışlardır. Bunlara ilâve olarak, harf sırasıyla, Abdullah Hilmi, Ahmet Nurettin, Ali Haydar, Elhaç Mehmet Fevzi, Hikmet Bey, Hasan Tahsin Efendi, Hafız Aziz Efendi, Hacı Eminzâde Nuri, Mehmet Nuri, Muharrem Hasbi Efendi, Recep Efendi, Sadrettin Efendi, Salih Saib Efendi, Seyit Cevat gibi isimler Karesi gazetesinde yayımladıkları şiirlerle öne çıkmış şairlerdir. Söz konusu şairlerden, bilhassa Sadrettin Efendi, karesi gazetesinde yayımladığı 24 tane yazı ve şiiriyle, gazetede en çok ismi geçen muharrir olarak dikkati çekmektedir. Karesi’nin İran kökenli iki şairinden birisi olan Sadrettin Efendi aynı zamanda Balıkesir’de modern usullerle eğitim veren ilk eğitim kurumu olan Balıkesir Rüştiyesi’de de muallim olarak çalışmaktadır. Bu bakımdan Sadrettin Efendi’nin sadece Balıkesir edebiyat tarihinde değil, aynı zamanda şehrin eğitim tarihinde de ayrı bir yeri vardır. Bu çalışmada Karesi gazetesinin 1886-1888 yılları arasında yayımlanmış 104 sayısı taranmak suretiyle Sadrettin Efendi’nin söz konusu gazetede çıkan eserleri tespit edilmiş ve bu eserler tematik bir analize tabi tutulmuştur. Bunlara ilâve olarak hakkında çok az bilgi sahibi olduğumuz Sadrettin Efendi’nin hayat hikâyesi eldeki veriler ölçüsünde genel hatlarıyla ortaya konulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Karesi Gazetesi, Sadrettin Efendi, Balıkesir Basını, yerel edebiyat,


Karesi gazetesi 11 Cemaziyelahir 1303/5 Mart 1302/17 Mart 1886-30 Recep 1305/30 Mart 1304/11 Nisan 1888 tarihleri arasında Balıkesir’de yayımlanmış bir süreli yayındır. Gazete aynı zamanda Balıkesir’de çıkmış ilk gazetedir ve iki yıl süreyle yayın hayatını sürdürmüştür. Karesi her şeyden önce günümüz gazetelerinde örneği pek görülmeyen bir vilâyet gazetesidir. Bu bakımdan Karesi gazetesinin yayın politikası da vilâyet gazeteleri yayın politikası doğrultusunda sürdürülmüştür. Karesi gazetesinde şiir yazan önemli isimlerden biri de Sadrettin Efendi’dir. Sadrettin Efendi’ye ve onun şiirlerinin analizine geçmeden evvel, vilâyet gazeteciliği hakkında kısa bilgi vermek, ardından Karesi gazetesinin önemli şairlerinden Sadrettin Efendi’ye dair bir değerlendirme yapmak daha anlamlı olacaktır.
19. Yüzyıl Osmanlı aydınlanmasında gazetelerin önemli bir yeri vardır. 1860’tan itibaren özel gazetelerle tanışan Osmanlı tolumu için gazete ve matbaa adeta bir okul vazifesi görmüştür. Osmanlı devletinde vilâyet matbaaları ve gazeteleri üzerinde çalışan Uygur Kocabaşoğlu ve Ali Birinci müşterek yazdıkları bir makalede, 19. Yüzyılın ikinci yarısında çıkan gazetelerin vazifelerini şöyle özetlemişlerdir. Ali Birinci’ye göre bu dönemde gazetelerinin toplumu demokratikleştirme, çağdaşlaştırma, ideoloji üretme ve yayma, (toplumun) eğitim ve kültür gereksinimlerini karşılama vs gibi görevleri vardır[1]. Bu kadar ağır sorumluluğu gazetecinin –pek de okumayı sevmeyen bir toplumda- gazete vasıtasıyla yerine getirmesi epeyce zordur. Nitekim dünyada ve Türkiye’de basın-yayın ve matbaanın epeyce yaygınlaşmasına rağmen, Osmanlı devletinde Türkçe basın uzun süre İstanbul dışına çıkamamıştır.
Bilindiği gibi, İstanbul’da da resmi gazete olan Takvim-i Vakayi ve yarı resmi bir gazete olan Ceride-i Havadis’ten sonra özel gazetecilik 1860’tan itibaren başlamıştır. Fakat özel Türk gazeteleri ilk yıllarda fazla bir gelişim gösterememiş, hatta 1864 Vilâyetler nizamnamesi çıkana değin Türkiye’de iki ya da üç tane Türkçe gazete çıkabilmiştir. Kenan Akyüz’ün ifadeleriyle “Agâh Efendi’nin ilk özel Türk gazetesi olan Tercüman-ı Ahvâl’ini, 1862’de Şinasi’nin çıkarmaya başladığı ve Namık Kemâl’in devam ettirdiği Tasvîr-i Efkâr, 1866’da baş yazarlığını Ali Suâvî’nin yaptığı Muhbir[2] takip etmektedir. Bu bakımdan Türkiye’de süreli yayının önemli bir bölümünü teşkil eden gazeteciliğin ülke geneline yaygınlaşmasında vilâyet gazetelerinin ayrı bir yeri vardır.
Hudavendigâr gazetesinde yer alan bir ifadeye bakılırsa, vilâyet gazeteleri bir medeniyet ve ilim ve maarif güneşi[3] olarak doğmuştur. Vilâyet gazetelerinin doğması için 2 Kasım 1864’te çıkarılıp yürürlüğe konulan Osmanlı Vilâyet Nizamnâmesini beklemek gerekecektir. Söz konusu nizamnamenin 7. Maddesi “her vilâyette o yörenin her türlü genel yazışma işini yürütecek bir görev (mektupçuluk) ihdas ediyor ve vilâyette kurulacak matbaaları da bu mektupçuların yönetimi altına veriyordu[4]. Nitekim yeni Vilâyetler Nizamnamesinin yürürlüğe girişinden hemen sonra, ilk örnek vilâyet olarak Tuna vilâyeti teşkil edildi ve vilâyet matbaasında aynı adlı gazetenin 3 Mart 1865’te ilk sayısı yayımlandı. Tuna vilâyet gazetesini sırasıyla, 1866’da Fırat, Suriye, Trablusgarp, 1867’de Beyrut, Envâr-ı Şarkiye, 1868’de Edirne ve Yanya, 1869’da ise Zevra, Hudavendigâr, Konya, Trabzon, Selânik[5] ve Aydın[6] (İzmir) vilâyet gazeteleri takip etmiştir.
Balıkesir vilâyet gazetesi de ilk vilâyet gazetesi olan Tuna gazetesinin çıkış tarihinden yaklaşık 20 yıl sonra Karesi adıyla 1886’da yayımlanmaya başlamıştır. Karesi vilâyet gazetesinin Hüdavendigar ve Aydın vilayetlerinden bu kadar geç çıkmasının geri planında ilk vilâyetler nizamnamesinde teşkil edilen vilâyet merkezleri içinde Karesi vilâyetinin bulunmaması gelir. 1881 senesi sonunda Balıkesir ve civarı Karesi Vilâyeti adıyla vilâyet hâline getirilmiş ve valiliğe de o zamanki Çanakkale Mutasarrıfı Reşat Paşa tayin edilmiştir[7]. Karesi vilâyetinin teşkilinden üç sene sonra 1884’te Karesi Vilâyet Matbaasının kurulması için çalışmalara başlanmıştır. İstanbul’dan Matbaanın huruf tezgahı 1884’te getirtilmiş ve Matbaa da kurulmuştur. Karesi Vilayet Salnamesine göre Matbaada müdür, mürettipler, tezgâhtar, tezgahtar yardımcısı ve odacı olmak üzere 8 kişi çalışmaktadır[8]. 1885 yılı Nisan ayında Karesi Vilâyeti valiliğine Mehmet Atıf Bey tayin edilmiştir. Karesi vilâyet gazetesi de Mehmet Atıf Bey’in valiliği zamanında çıkmaya başlamıştır.
17 Mart 1886-11 Nisan 1888 tarihleri arasında haftalık olarak yayımlanan Karesi Gazetesi Balıkesir’de çıkan ilk süreli yayındır. Bu bakımdan Karesi gazetesinin çıkışı hadisesi ve Balıkesir kültür ve sanat hayatının temelden değişmesini sağlayan önemli bir tarihi olaydır. Karesi Matbaası Müdürü Mehmet Saadettin Bey, aynı zamanda Karesi gazetesinin başyazarı ve Balıkesir’in ilk yerel gazetecisidir[9]. Karesi Gazetesine dair bir yüksek lisans tezi hazırlayan Selmin İskender’in belirttiğine göre “Karesi Balıkesir ve Çevresinde oldukça etkili bir yayın organıdır. Hatta Karesi, İstanbul, Bursa, İzmir gibi çevre vilâyetlere de gönderilmiş, söz konusu vilâyetlerden Karesi gazetesine yayımlanmak üzere yazılar verilmiştir[10].Karesi gazetesinde Balıkesirli veya gazetenin yayımlandığı dönemde Balıkesir’de yaşamakta bulunan çok sayıda bilim adamı, din adamı, şair ve yazarın yazıları yer almaktadır. Hatta Müstecabizade İsmet ve Abdülaziz Mecdi Efendi gibi daha sonraki dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde şöhret sahibi dikkat çekici isimler ilk yazı ve şiirlerini Karesi gazetesinde yayımlamışlardır. Bunlara ilâve olarak, harf sırasıyla, Abdullah Hilmi, Ahmet Nurettin, Ali Haydar, Elhaç Mehmet Fevzi, Hikmet Bey, Hasan Tahsin Efendi, Hafız Aziz Efendi, Hacı Eminzâde Nuri, Mehmet Nuri, Muharrem Hasbi Efendi, Recep Efendi, Sadrettin Efendi, Salih Saib Efendi, Seyit Cevat gibi isimler Karesi gazetesinde yayımladıkları şiirlerle öne çıkmış şairlerdir. Söz konusu şairlerden, bilhassa Sadrettin Efendi, karesi gazetesinde yayımladığı 24 tane yazı ve şiiriyle, gazetede en çok ismi geçen muharrir olarak dikkati çekmektedir. Karesi’nin Azeri kökenli iki şairinden birisi olan Sadrettin Efendi aynı zamanda Balıkesir’de modern usullerle eğitim veren ilk eğitim kurumu olan Balıkesir Rüştiyesi’de de muallim olarak çalışmaktadır. Bu bakımdan Sadrettin Efendi’nin sadece Balıkesir edebiyat tarihinde değil, aynı zamanda şehrin eğitim tarihinde de ayrı bir yeri vardır. Önce Sadrettin Efendi’nin biyografisine eldeki verilere göre kısaca bakalım:
Sadrettin Efendi ile ilgili ilk bilgileri Karesi gazetesinde çıkan  24 Eylül 1302/6 Ekim 1886 tarihli aşağıya aldığımız bir haberden öğreniyoruz:
Balıkesir Mekteb-i Rüştiyesi Muallimliğine tayin kılınmış olan Sadrettin Efendi’nin mektebe vüsuluyle beraber şâkirdâna hitaben söylemiş olduğu mensur ve manzum makalelerin birer sureti matbaamıza ita olunmakla ber-vech-i âtî derc-i sahife-i sütun kılınır[11].
                Haberden anlaşıldığına göre, Sadrettin Efendi 1886 yılı Eylül ayının sonu ile Ekim ayı başlarında Balıkesir’e tayin edilmiştir. Sadrettin Efendi’nin Balıkesir’deki görevi Rüştiye Muallimliğidir. Fakat haberde, Sadrettin Efendi’nin branşı, ne zaman ve nereden Balıkesir’ geldiği konusunda bilgi yoktur. Buna karşılık şiir ile uğraştığı da yine haberden kesin olarak anlaşılmaktadır. Yine Karesi Gazetesine gönderdiği 1 Teşrinievvel 1302 tarihli bir mektuptan ise Sadrettin Efendi’in Rüştiye’ye Muallim-i Evvel rütbesiyle tayin edildiğini anlıyoruz[12]. Bir ay sonra ise Sadrettin Efendi’nin Osmanlı Devleti rütbe sistemine göre Mükerremetlü rütbesini aldığı anlaşılmaktadır[13]. Bu rütbe Osmanlı devletinde müderrislere verilen bir rütbedir. 1887 yılında yayımlanan Karesi Vilâyet Salnamesinde geçen bir kayda göre, Sadrettin Efendi, Balıkesir Rüştiye Mektebinin Muallim-i Evvelidir. Daha doğrusu, Sarettin Efendi okulun o günkü şartlarda en yetkili hocasıdır. 114 tane öğrencisi olan Rüştiye’de o zaman Sadri Efendi’nin dışında Hafız Abdülaziz Efendi (Muallim-i Sani), İbrahim Zihnî Efendi (Rika Muallimi) ve Hafız Mehmet Emin Efendi (Sulüs Muallimi) muallim olarak istihdam edilmektedir.
Sadrettin Efendi’nin, Balıkesir döneminde yazdığı şiirlerde önce Sadrî[14] daha sonra Sadri-i Şirvanî[15] mahlasını kullandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Sadrettin Efendi 1887’den itibaren Karesi Gazetesi okurlarına Faziletlü unvanıyla takdim edilmeye başlanmıştır[16]. Şairin bazen de Mehmet Sadrettinü’l-Şirvani adını kullandığı görülmektedir[17]. Bu isimden Sadrettin Efendi’nin Şirvanlı veya Şirvan’dan gelme olduğunu rahatlıkla tahmin etmek mümkündür: Burada Şirvan’nın hangi Şirvan olduğu sorusu akla gelebilir. Günümüzde Siirt ilimize bağlı Şirvan kazası vardır. Fakat Sadrettin Efendi’nin Siirtli olma ihtimali oldukça zayıftır. Çünkü Siirt’in Şirvan kazasında doğup büyüyüp de modern usullerle eğitim veren bir mektepte muallim olmak, o zaman için oldukça zordur. Buna karşılık bildiğimiz kadarıyla Azerbaycan’nın Güney Doğu Bölgesi de Şirvan Bölgesi olarak bilinmektedir. Başkenti Şamah olan bu bölge, Azerbaycan’nın o zaman entelektüel açıdan en gelişmiş bölgesidir. Seyit Ezim Şirvanî, Mirza Eli Ekber Sabir gibi 19. Yüzyılın ikinci yarısında Azerbaycan’ın en tanınmış iki şairi bu bölgede yetişmiştir[18]. Dolayısıyla Sadri-i Şirvani’nin de Azerbaycan’ın Şirvan bölgesinden Anadolu’ya gelmiş olma ihtimali epeyce yüksek bir olasılık olarak karşımızda durmaktadır. Şimdilik Sadrî- Şirvâniye dair elimizdeki bilgiler bundan ibarettir.
Sadri-i Şirvanî Balıkesir Rüştiyesinde bir yandan öğretmenlik yaparken öte yandan bugünkü anlamda makale diyebileceğimiz yazılar ile şiirler yayımlamıştır. Karesi gazetesinde 1886-1888 yıllarında Sadrettin Efendi’nin ismine 29 defa rastlamaktayız. Bu yazılardan 3 tanesi çeşitli konularda yazılmış nesir yazısı, 26 tanesi ise şiirlerden oluşmaktadır.
Sadri-i Şirvanî’nin Karesi’de çıkan şiirlerine biçimsel bileşenler açısından baktığımızda şu hususlar dikkati çekmektedir. Öncelikle 19. Yüzyılın ikinci yarısında Türk şiirinde görülen biçimsel değişim ve dönüşümlerin bir benzerini de Sadrî-i Şirvanî’nin şiirlerinde de görmek mümkündür. Daha açık bir ifadeyle Sadrettin Efendi’nin şiirlerinde bir yandan eski şiirin biçimsel özellikleri hakim bir şekilde görünürken, öte yandan Şinasi’den itibaren yeni Türk şiirinde ortaya çıkan biçimsel değişim ve dönüşümlere ait izlere rahatlıkla rastlayabiliriz[19]. Örneğin Sadrettin Efendi’nin Karesi gazetesinde çıkan ilk şiiri klasik şiirin gazel formunun bütün hususiyetlerini tam anlamıyla karşılayan bir gazeldir ve söz konusu gazel, kafiyesiyle, redifiyle, beyit sayısıyla ve burada sayamayacağımız forma ait diğer hususiyetleriyle sadece gazel yazmak için yazılmış bir gazeldir[20].Buna karşılık Sadrettin Efendi’nin Karesi de çıkan şiirlerinden bazıları ise gerek başlıkları, gerek beyit sayıları gibi hususlar bakımından klasik şiirin normatif hususiyetlerine uymamış, yeniye ait bazı özellikle göstermeye başlamıştır. Nitekim, Sadrî-i Şirvanî’nin sadece manzume başlığı altında 6 tane şiirine rastladığımızı belirtmek gerekir.
Sadrî Bey’in şiirlerine fonetik bileşenler açısından baktığımızda, söz konusu şiirlerde belirgin yenilikler görmek pek mümkün değildir. Sadrî Efendi, bildiğimiz 600 yıllık Divan şirinin kafiye, redif, aliterasyon ve asonans ile ilgili ahenk unsurlarını herhangi bir değişikliğe meydan vermeden kullanmayı tercih etmiştir. Bu açıdan bakıldığında Karesi’nin şairi modern usullerle eğitim veren bir okulun en yetkili muallimi olmasına rağmen, edebî zevk bakımından klasik zevkimizin estetik özelliklerini devamdan yana tercihini kullanmıştır.
Son olarak Sadrî Bey’in şiirlerine semantik bileşenler açısından baktığımızda ise karşımıza, şiirin fonetik hususiyetlerine ait özellikleri burada da görmek mümkündür. Sadrî Bey, her şeyden evvel II. Abdülhamit döneminin dindar bir muallimidir. En azından önemli gün ve haftalar ile ilgili yazdığı şiirlerde, onun dindar bir rüştiye hocası olduğu sonucu çıkar. Nitekim yazdığı şiirlerin çoğunda, Allahın birliği, peygamber sevgisi, dünyanın geçiciliği, dünyadaki her şeyin yaratıcının varlığına delalet etmesi gibi felsefî, dinî ve mistik manalara gelecek ifadeler kullanılmıştır. Fakat Sadrettin Efendi aynı zamanda modern usullerle eğitim veren bir Rüştiye muallimidir ve eğitimin önemi onun zihninde daima ön planda yer almaktadır. Nitekim Sadrettin Efendi bir şiirinde maarif kavramını redif olarak kullanmış ve şiirin tamamında eğitimin, terakkinin ve okumanın önemi üzerinde durmuş maarif kavramının önemini vurgulamıştır[21]. Bu durum Sadrettin Efendi’nin Tanzimatla birlikte Osmanlı İmparatorluğunu etkisi altına alan aydınlanma devrinin olumlu atmosferine girdiğinin bir işareti olmalıdır.
Özet ve Sonuç olarak şu hususlara dikkati çekmenin yararlı olacağı kanaatindeyim:
1.       Karesi gazetesi 1886-1888 yılları arasında Balıkesir’de yayımlanmıştır. Gazete sadece Balıkesir’de değil, aynı zamanda Güney Marmara bölgesinde çıkmış ilk süreli yayındır.
2.       Karesi gazetesi yarı resmî bir vilâyet gazetesidir, vilayet gazetelerinin bütün hususiyetlerini üzerinde taşır.
3.       Karesi gazetesinin Balıkesir’in ve bölgemizin demokratikleşmesi, çağdaşlaşması, eğitim ve kültürünün artmasında önemli bir rolü olmuştur.
4.       Karesi gazetesi ve gazete idarehanesi başta Balıkesir olmak üzere Güney Marmara bölgesinde yetişmiş şair, yazar, araştırmacı vb. entelektüel kesimin adeta bir mabedi durumuna gelmiştir.
5.       Sadrettin Efendi Balıkesir’e Şirvan’dan gelmiştir. Balıkesir’in modern usullerle eğitim veren ilk mektebi olan Balıkesir Rüştiyesinde muallim-i evveldir.
6.       Sadrettin Efendi şiirleri, yazıları ve uyguladığı eğitim modeliyle Balıkesir ve civarının 19. Yüzyılın ikinci yarısında aydınlama ve modernleşmesinde önemli katkıları bulunan bir öncüdür. Bu durum Sadrettin Efendi’nin şiirlerinde daha ayrıntılı bir şekilde karşımıza çıkar.
Kaynaklar

Kocabaşoğlu, U. –Birinci, A. (1995). “Osmanlı Vilâyet Gazete ve Matbaaları Üzerine Gözlemler”, Kebikeç (2).
İsmail Hakkı (Uzunçarşılı) (2000).  Karesi Vilâyeti Tarihçesi (haz. Abdülmecit Mutaf), Balıkesir.
Özsarı, M. (2007). “19. Yüzyılın İkinci Yarısında Balıkesir’in Sosyal ve Kültürel Durumuna Genel Bir Bakış”, Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, XIII(1)
Akyüz, K. (1990). Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İnkılap Kitabevi, Ankara
İskender, S. (2005). Karesi Gazetesindeki Edebî ve Kültürel Muhteva Üzerinde Bir İnceleme (bylt), Balıkesir.
İmzasız (1869), “Gazete ve Medeniyet”, Hudavendigâr, 15 Mayıs 1869
Huyugüzel, Ömer F. (2002). İzmir Fikir ve Sanat Adamları Tarihi
Karesi Vilayeti Salnamesi (1307)
Sadrettin Efendi (1302). “Karesi Gazetesi Muharrirliği Cânib-i Valasına”, Karesi, 1 Teşrinievvel 1302.
Andı, F. (1997), Serve-i Fünûna Kadar Yeni Türk Şiirinde Şekil Değişmeleri, Kitabevi, İstanbul.
Dülek, E. (2009), Sadrettin Efendi’nin Karesi Gazetesindeki Manzum ve Mensur Eserleri (blt), Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Balıkesir.





[1] Uygur Kocabaşoğlu-Ali Birinci (1995), Osmanlı Vilâyet Gazete ve Matbaaları Üzerine Gözlemler, Kebikeç (2), s. 101. (ss. 101-122.
[2] Bk. Kenan Akyüz (1990), Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İnkılap Kitabevi, Ankara. s.27.
[3] Gazete ve Medeniyet, Hudavendigâr, 15 Mayıs 1869.
[4] Uygur Kocabaşoğlu-Ali Birinci (1995), ss. 102.
[5] Agm., s. 104.
[6] Ömer Faruk Huyugüzel (2000), İzmir Fikir ve Sanat Adamları, Ankara, s. 395.
[7] İsmail Hakkı (Uzunçarşılı) (2000), Karesi Vilâyeti Tarihçesi (haz. Abdülmecit Mutaf), Balıkesir, s. 149.
[8] Selmin İskender (2005), Karesi Gazetesindeki Edebî ve Kültürel Muhteva Üzerine Bir İnceleme, bylt, Balıkesir Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balıkesir, s. 10.
[9] Mustafa Özsarı (2007), 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Balıkesir’in Sosyal ve Kültürel Durumuna Genel Bir Bakış, Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, XIII(1), s. 194.
[10] Selmin İskender, age, s. 88
[11] Karesi, nr. 29, 24 Eylül 1302.
[12] Sadrettin Efendi, Karesi Gazetesi Muharrirliği Cânib-i Valasına, Karesi, 1 Teşrinievvel 1302.
[13] İlgili haber için bk. Karesi, nr. 35, 5 Teşrinisani 1302.
[14] Sadrettin, Manzume, Karesi, nr. 37, 19 Teşrinisani 1302.
[15] İlgili haber için bk. Manzume, Sadri-i Şirvanî, Karesi, nr. 50, 18 Şubat 1302.
[16] Bk. Karesi, nr. 56, 1 Nisan 1303.
[17] Bk. Mehmet Sadrettinü’l- Şirvani, Kaside, Karesi, nr. 86, 11 Teşrinisani 1303.
[18] Kendisiyle yaptığımız 18.11.2015 tarihli bir sohbette Azerbaycan’ın Şirvan Bölgesinin durumu hakkında verdiği bilgilerden dolayı Prof. Dr. Danyal İsrafilzade’ye teşekkür ederim.
[19] Türk şiirinde şekil değişmeleri hakkında daha geniş bilgi için bk. Fatih Andı (1997), Serve-i Fünûna Kadar Yeni Türk Şiirinde Şekil Değişmeleri, Kitabevi, İstanbul.
[20] Bk. Sadrettin, Gazel, Karesi, nr. 30, 1 Teşrinievvel 1302.
[21] Bk. Sadrettin Manzume, Karesi, nr. 31, 8 Teşrinievvel 1302.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hekim, Siyaset Adamı ve Araştırmacı: Dr. Rıza Nur

Maupassant’ın İki Dost Başlıklı Hikâyesi ile Ömer Seyfettin’in Beyaz Lâle Başlıklı Hikâyelerinin Yapısal Bir Mukayesesi/A Structural Comparison About Omer Seyfettin’s Short Story Beyaz Lale and Maupassant’s Short Story Deux Amis

ALİ ŞUURİ (Koca Müftü)