Karesi’nin Bir Şairi: Sadrettin Efendi/Sadrî-i Şirvanî
Balıkesir 2. Kent Sempozyumu/19-21 Kasım 2015
ÖZ
Karesi gazetesi 11 Cemaziyelahir 1303/5 Mart 1302-30
Recep 1305/30 Mart 1304 tarihleri arasında Balıkesir’de yayımlanmış bir süreli
yayındır. Gazete aynı zamanda Balıkesir’de çıkmış ilk gazetedir ve iki yıl
süreyle yayın hayatını sürdürmüştür. Karesi gazetesinde Balıkesirli veya
gazetenin yayımlandığı dönemde Balıkesir’de yaşamakta bulunan çok sayıda bilim
adamı, din adamı, şair ve yazarın yazıları yer almaktadır. Hatta Müstecabizade
İsmet ve Abdülaziz Mecdi Efendi gibi daha sonraki dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu
sınırları içinde şöhret sahibi dikkat çekici isimler ilk yazı ve şiirlerini
Karesi gazetesinde yayımlamışlardır. Bunlara ilâve olarak, harf sırasıyla,
Abdullah Hilmi, Ahmet Nurettin, Ali Haydar, Elhaç Mehmet Fevzi, Hikmet Bey,
Hasan Tahsin Efendi, Hafız Aziz Efendi, Hacı Eminzâde Nuri, Mehmet Nuri,
Muharrem Hasbi Efendi, Recep Efendi, Sadrettin Efendi, Salih Saib Efendi, Seyit
Cevat gibi isimler Karesi gazetesinde yayımladıkları şiirlerle öne çıkmış
şairlerdir. Söz konusu şairlerden, bilhassa Sadrettin Efendi, karesi
gazetesinde yayımladığı 24 tane yazı ve şiiriyle, gazetede en çok ismi geçen
muharrir olarak dikkati çekmektedir. Karesi’nin İran kökenli iki şairinden
birisi olan Sadrettin Efendi aynı zamanda Balıkesir’de modern usullerle eğitim
veren ilk eğitim kurumu olan Balıkesir Rüştiyesi’de de muallim olarak
çalışmaktadır. Bu bakımdan Sadrettin Efendi’nin sadece Balıkesir edebiyat
tarihinde değil, aynı zamanda şehrin eğitim tarihinde de ayrı bir yeri vardır.
Bu çalışmada Karesi gazetesinin 1886-1888 yılları arasında yayımlanmış 104
sayısı taranmak suretiyle Sadrettin Efendi’nin söz konusu gazetede çıkan
eserleri tespit edilmiş ve bu eserler tematik bir analize tabi tutulmuştur. Bunlara
ilâve olarak hakkında çok az bilgi sahibi olduğumuz Sadrettin Efendi’nin hayat
hikâyesi eldeki veriler ölçüsünde genel hatlarıyla ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Karesi Gazetesi, Sadrettin Efendi, Balıkesir Basını, yerel edebiyat,
Karesi gazetesi 11
Cemaziyelahir 1303/5 Mart 1302/17 Mart 1886-30 Recep 1305/30 Mart
1304/11
Nisan 1888 tarihleri arasında Balıkesir’de yayımlanmış bir süreli
yayındır. Gazete aynı zamanda Balıkesir’de çıkmış ilk gazetedir ve iki yıl
süreyle yayın hayatını sürdürmüştür. Karesi her şeyden önce günümüz
gazetelerinde örneği pek görülmeyen bir vilâyet gazetesidir. Bu bakımdan Karesi
gazetesinin yayın politikası da vilâyet gazeteleri yayın politikası
doğrultusunda sürdürülmüştür. Karesi gazetesinde şiir yazan önemli isimlerden
biri de Sadrettin Efendi’dir. Sadrettin Efendi’ye ve onun şiirlerinin analizine
geçmeden evvel, vilâyet gazeteciliği hakkında kısa bilgi vermek, ardından
Karesi gazetesinin önemli şairlerinden Sadrettin Efendi’ye dair bir
değerlendirme yapmak daha anlamlı olacaktır.
19. Yüzyıl Osmanlı
aydınlanmasında gazetelerin önemli bir yeri vardır. 1860’tan itibaren özel
gazetelerle tanışan Osmanlı tolumu için gazete ve matbaa adeta bir okul
vazifesi görmüştür. Osmanlı devletinde vilâyet matbaaları ve gazeteleri
üzerinde çalışan Uygur Kocabaşoğlu ve Ali Birinci müşterek yazdıkları bir
makalede, 19. Yüzyılın ikinci yarısında çıkan gazetelerin vazifelerini şöyle özetlemişlerdir.
Ali Birinci’ye göre bu dönemde gazetelerinin toplumu demokratikleştirme, çağdaşlaştırma, ideoloji üretme ve yayma, (toplumun) eğitim ve kültür gereksinimlerini karşılama
vs gibi görevleri vardır[1].
Bu kadar ağır sorumluluğu gazetecinin –pek de okumayı sevmeyen bir toplumda-
gazete vasıtasıyla yerine getirmesi epeyce zordur. Nitekim dünyada ve
Türkiye’de basın-yayın ve matbaanın epeyce yaygınlaşmasına rağmen, Osmanlı
devletinde Türkçe basın uzun süre İstanbul dışına çıkamamıştır.
Bilindiği gibi, İstanbul’da
da resmi gazete olan Takvim-i Vakayi ve yarı resmi bir gazete olan Ceride-i Havadis’ten
sonra özel gazetecilik 1860’tan itibaren başlamıştır. Fakat özel Türk
gazeteleri ilk yıllarda fazla bir gelişim gösterememiş, hatta 1864 Vilâyetler
nizamnamesi çıkana değin Türkiye’de iki ya da üç tane Türkçe gazete çıkabilmiştir.
Kenan Akyüz’ün ifadeleriyle “Agâh Efendi’nin ilk özel Türk gazetesi olan Tercüman-ı Ahvâl’ini, 1862’de Şinasi’nin
çıkarmaya başladığı ve Namık Kemâl’in devam ettirdiği Tasvîr-i Efkâr, 1866’da
baş yazarlığını Ali Suâvî’nin yaptığı Muhbir[2] takip etmektedir. Bu bakımdan Türkiye’de
süreli yayının önemli bir bölümünü teşkil eden gazeteciliğin ülke geneline
yaygınlaşmasında vilâyet gazetelerinin ayrı bir yeri vardır.
Hudavendigâr
gazetesinde yer alan bir ifadeye bakılırsa, vilâyet gazeteleri bir medeniyet ve ilim ve maarif güneşi[3]
olarak doğmuştur. Vilâyet gazetelerinin doğması için 2 Kasım 1864’te çıkarılıp
yürürlüğe konulan Osmanlı Vilâyet Nizamnâmesini beklemek gerekecektir. Söz
konusu nizamnamenin 7. Maddesi “her
vilâyette o yörenin her türlü genel yazışma işini yürütecek bir görev
(mektupçuluk) ihdas ediyor ve vilâyette kurulacak matbaaları da bu
mektupçuların yönetimi altına veriyordu[4].
Nitekim yeni Vilâyetler Nizamnamesinin yürürlüğe girişinden hemen sonra, ilk
örnek vilâyet olarak Tuna vilâyeti teşkil edildi ve vilâyet matbaasında aynı
adlı gazetenin 3 Mart 1865’te ilk sayısı yayımlandı. Tuna vilâyet gazetesini
sırasıyla, 1866’da Fırat, Suriye, Trablusgarp, 1867’de Beyrut, Envâr-ı Şarkiye,
1868’de Edirne ve Yanya, 1869’da ise Zevra, Hudavendigâr, Konya, Trabzon, Selânik[5]
ve Aydın[6]
(İzmir) vilâyet gazeteleri takip etmiştir.
Balıkesir vilâyet
gazetesi de ilk vilâyet gazetesi olan Tuna gazetesinin çıkış tarihinden
yaklaşık 20 yıl sonra Karesi adıyla 1886’da yayımlanmaya başlamıştır. Karesi
vilâyet gazetesinin Hüdavendigar ve Aydın vilayetlerinden bu kadar geç
çıkmasının geri planında ilk vilâyetler nizamnamesinde teşkil edilen vilâyet
merkezleri içinde Karesi vilâyetinin bulunmaması gelir. 1881 senesi sonunda
Balıkesir ve civarı Karesi Vilâyeti adıyla vilâyet hâline getirilmiş ve
valiliğe de o zamanki Çanakkale Mutasarrıfı Reşat Paşa tayin edilmiştir[7].
Karesi vilâyetinin teşkilinden üç sene sonra 1884’te Karesi Vilâyet Matbaasının
kurulması için çalışmalara başlanmıştır. İstanbul’dan Matbaanın huruf tezgahı
1884’te getirtilmiş ve Matbaa da kurulmuştur. Karesi Vilayet Salnamesine göre
Matbaada müdür, mürettipler, tezgâhtar, tezgahtar yardımcısı ve odacı olmak
üzere 8 kişi çalışmaktadır[8].
1885 yılı Nisan ayında Karesi Vilâyeti valiliğine Mehmet Atıf Bey tayin edilmiştir.
Karesi vilâyet gazetesi de Mehmet Atıf Bey’in valiliği zamanında çıkmaya başlamıştır.
17 Mart 1886-11
Nisan 1888 tarihleri arasında haftalık olarak yayımlanan Karesi Gazetesi
Balıkesir’de çıkan ilk süreli yayındır. Bu bakımdan Karesi gazetesinin çıkışı
hadisesi ve Balıkesir kültür ve sanat hayatının temelden değişmesini sağlayan
önemli bir tarihi olaydır. Karesi Matbaası Müdürü Mehmet Saadettin Bey, aynı
zamanda Karesi gazetesinin başyazarı ve Balıkesir’in ilk yerel gazetecisidir[9].
Karesi Gazetesine dair bir yüksek lisans tezi hazırlayan Selmin İskender’in
belirttiğine göre “Karesi Balıkesir ve Çevresinde oldukça etkili bir yayın
organıdır. Hatta Karesi, İstanbul, Bursa, İzmir gibi çevre vilâyetlere de
gönderilmiş, söz konusu vilâyetlerden Karesi gazetesine yayımlanmak üzere
yazılar verilmiştir[10].Karesi
gazetesinde Balıkesirli veya gazetenin yayımlandığı dönemde Balıkesir’de
yaşamakta bulunan çok sayıda bilim adamı, din adamı, şair ve yazarın yazıları
yer almaktadır. Hatta Müstecabizade İsmet ve Abdülaziz Mecdi Efendi gibi daha
sonraki dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde şöhret sahibi dikkat
çekici isimler ilk yazı ve şiirlerini Karesi gazetesinde yayımlamışlardır.
Bunlara ilâve olarak, harf sırasıyla, Abdullah Hilmi, Ahmet Nurettin, Ali
Haydar, Elhaç Mehmet Fevzi, Hikmet Bey, Hasan Tahsin Efendi, Hafız Aziz Efendi,
Hacı Eminzâde Nuri, Mehmet Nuri, Muharrem Hasbi Efendi, Recep Efendi, Sadrettin
Efendi, Salih Saib Efendi, Seyit Cevat gibi isimler Karesi gazetesinde
yayımladıkları şiirlerle öne çıkmış şairlerdir. Söz konusu şairlerden, bilhassa
Sadrettin Efendi, karesi gazetesinde yayımladığı 24 tane yazı ve şiiriyle,
gazetede en çok ismi geçen muharrir olarak dikkati çekmektedir. Karesi’nin Azeri
kökenli iki şairinden birisi olan Sadrettin Efendi aynı zamanda Balıkesir’de
modern usullerle eğitim veren ilk eğitim kurumu olan Balıkesir Rüştiyesi’de de
muallim olarak çalışmaktadır. Bu bakımdan Sadrettin Efendi’nin sadece Balıkesir
edebiyat tarihinde değil, aynı zamanda şehrin eğitim tarihinde de ayrı bir yeri
vardır. Önce Sadrettin Efendi’nin biyografisine eldeki verilere göre kısaca
bakalım:
Sadrettin Efendi
ile ilgili ilk bilgileri Karesi gazetesinde çıkan 24 Eylül 1302/6 Ekim 1886 tarihli aşağıya
aldığımız bir haberden öğreniyoruz:
Balıkesir Mekteb-i Rüştiyesi Muallimliğine tayin
kılınmış olan Sadrettin Efendi’nin mektebe vüsuluyle beraber şâkirdâna hitaben
söylemiş olduğu mensur ve manzum makalelerin birer sureti matbaamıza ita
olunmakla ber-vech-i âtî derc-i sahife-i sütun kılınır[11].
Haberden
anlaşıldığına göre, Sadrettin Efendi 1886 yılı Eylül ayının sonu ile Ekim ayı
başlarında Balıkesir’e tayin edilmiştir. Sadrettin Efendi’nin Balıkesir’deki
görevi Rüştiye Muallimliğidir. Fakat haberde, Sadrettin Efendi’nin branşı, ne
zaman ve nereden Balıkesir’ geldiği konusunda bilgi yoktur. Buna karşılık şiir
ile uğraştığı da yine haberden kesin olarak anlaşılmaktadır. Yine Karesi
Gazetesine gönderdiği 1 Teşrinievvel 1302 tarihli bir mektuptan ise Sadrettin
Efendi’in Rüştiye’ye Muallim-i Evvel rütbesiyle tayin edildiğini anlıyoruz[12].
Bir ay sonra ise Sadrettin Efendi’nin Osmanlı Devleti rütbe sistemine göre
Mükerremetlü rütbesini aldığı anlaşılmaktadır[13].
Bu rütbe Osmanlı devletinde müderrislere verilen bir rütbedir. 1887 yılında
yayımlanan Karesi Vilâyet Salnamesinde geçen bir kayda göre, Sadrettin Efendi,
Balıkesir Rüştiye Mektebinin Muallim-i Evvelidir. Daha doğrusu, Sarettin Efendi
okulun o günkü şartlarda en yetkili hocasıdır. 114 tane öğrencisi olan
Rüştiye’de o zaman Sadri Efendi’nin dışında Hafız Abdülaziz Efendi (Muallim-i
Sani), İbrahim Zihnî Efendi (Rika Muallimi) ve Hafız Mehmet Emin Efendi (Sulüs
Muallimi) muallim olarak istihdam edilmektedir.
Sadrettin Efendi’nin,
Balıkesir döneminde yazdığı şiirlerde önce Sadrî[14]
daha sonra Sadri-i Şirvanî[15]
mahlasını kullandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Sadrettin Efendi 1887’den itibaren
Karesi Gazetesi okurlarına Faziletlü unvanıyla takdim edilmeye başlanmıştır[16].
Şairin bazen de Mehmet Sadrettinü’l-Şirvani adını kullandığı görülmektedir[17].
Bu isimden Sadrettin Efendi’nin Şirvanlı veya Şirvan’dan gelme olduğunu
rahatlıkla tahmin etmek mümkündür: Burada Şirvan’nın hangi Şirvan olduğu sorusu
akla gelebilir. Günümüzde Siirt ilimize bağlı Şirvan kazası vardır. Fakat
Sadrettin Efendi’nin Siirtli olma ihtimali oldukça zayıftır. Çünkü Siirt’in
Şirvan kazasında doğup büyüyüp de modern usullerle eğitim veren bir mektepte
muallim olmak, o zaman için oldukça zordur. Buna karşılık bildiğimiz kadarıyla
Azerbaycan’nın Güney Doğu Bölgesi de Şirvan Bölgesi olarak bilinmektedir.
Başkenti Şamah olan bu bölge, Azerbaycan’nın o zaman entelektüel açıdan en
gelişmiş bölgesidir. Seyit Ezim Şirvanî, Mirza Eli Ekber Sabir gibi 19. Yüzyılın
ikinci yarısında Azerbaycan’ın en tanınmış iki şairi bu bölgede yetişmiştir[18].
Dolayısıyla Sadri-i Şirvani’nin de Azerbaycan’ın Şirvan bölgesinden Anadolu’ya
gelmiş olma ihtimali epeyce yüksek bir olasılık olarak karşımızda durmaktadır. Şimdilik
Sadrî- Şirvâniye dair elimizdeki bilgiler bundan ibarettir.
Sadri-i Şirvanî
Balıkesir Rüştiyesinde bir yandan öğretmenlik yaparken öte yandan bugünkü
anlamda makale diyebileceğimiz yazılar ile şiirler yayımlamıştır. Karesi
gazetesinde 1886-1888 yıllarında Sadrettin Efendi’nin ismine 29 defa
rastlamaktayız. Bu yazılardan 3 tanesi çeşitli konularda yazılmış nesir yazısı,
26 tanesi ise şiirlerden oluşmaktadır.
Sadri-i Şirvanî’nin
Karesi’de çıkan şiirlerine biçimsel bileşenler açısından baktığımızda şu
hususlar dikkati çekmektedir. Öncelikle 19. Yüzyılın ikinci yarısında Türk
şiirinde görülen biçimsel değişim ve dönüşümlerin bir benzerini de Sadrî-i
Şirvanî’nin şiirlerinde de görmek mümkündür. Daha açık bir ifadeyle Sadrettin
Efendi’nin şiirlerinde bir yandan eski şiirin biçimsel özellikleri hakim bir
şekilde görünürken, öte yandan Şinasi’den itibaren yeni Türk şiirinde ortaya
çıkan biçimsel değişim ve dönüşümlere ait izlere rahatlıkla rastlayabiliriz[19].
Örneğin Sadrettin Efendi’nin Karesi gazetesinde çıkan ilk şiiri klasik şiirin
gazel formunun bütün hususiyetlerini tam anlamıyla karşılayan bir gazeldir ve söz
konusu gazel, kafiyesiyle, redifiyle, beyit sayısıyla ve burada sayamayacağımız
forma ait diğer hususiyetleriyle sadece gazel yazmak için yazılmış bir gazeldir[20].Buna
karşılık Sadrettin Efendi’nin Karesi de çıkan şiirlerinden bazıları ise gerek
başlıkları, gerek beyit sayıları gibi hususlar bakımından klasik şiirin
normatif hususiyetlerine uymamış, yeniye ait bazı özellikle göstermeye
başlamıştır. Nitekim, Sadrî-i Şirvanî’nin sadece manzume başlığı altında 6 tane
şiirine rastladığımızı belirtmek gerekir.
Sadrî Bey’in
şiirlerine fonetik bileşenler açısından baktığımızda, söz konusu şiirlerde
belirgin yenilikler görmek pek mümkün değildir. Sadrî Efendi, bildiğimiz 600
yıllık Divan şirinin kafiye, redif, aliterasyon ve asonans ile ilgili ahenk
unsurlarını herhangi bir değişikliğe meydan vermeden kullanmayı tercih
etmiştir. Bu açıdan bakıldığında Karesi’nin şairi modern usullerle eğitim veren
bir okulun en yetkili muallimi olmasına rağmen, edebî zevk bakımından klasik
zevkimizin estetik özelliklerini devamdan yana tercihini kullanmıştır.
Son olarak Sadrî
Bey’in şiirlerine semantik bileşenler açısından baktığımızda ise karşımıza,
şiirin fonetik hususiyetlerine ait özellikleri burada da görmek mümkündür.
Sadrî Bey, her şeyden evvel II. Abdülhamit döneminin dindar bir muallimidir. En
azından önemli gün ve haftalar ile ilgili yazdığı şiirlerde, onun dindar bir
rüştiye hocası olduğu sonucu çıkar. Nitekim yazdığı şiirlerin çoğunda, Allahın
birliği, peygamber sevgisi, dünyanın geçiciliği, dünyadaki her şeyin yaratıcının
varlığına delalet etmesi gibi felsefî, dinî ve mistik manalara gelecek ifadeler
kullanılmıştır. Fakat Sadrettin Efendi aynı zamanda modern usullerle eğitim veren
bir Rüştiye muallimidir ve eğitimin önemi onun zihninde daima ön planda yer
almaktadır. Nitekim Sadrettin Efendi bir şiirinde maarif kavramını redif olarak
kullanmış ve şiirin tamamında eğitimin, terakkinin ve okumanın önemi üzerinde
durmuş maarif kavramının önemini vurgulamıştır[21].
Bu durum Sadrettin Efendi’nin Tanzimatla birlikte Osmanlı İmparatorluğunu
etkisi altına alan aydınlanma devrinin olumlu atmosferine girdiğinin bir
işareti olmalıdır.
Özet ve Sonuç
olarak şu hususlara dikkati çekmenin yararlı olacağı kanaatindeyim:
1. Karesi
gazetesi 1886-1888 yılları arasında Balıkesir’de yayımlanmıştır. Gazete sadece
Balıkesir’de değil, aynı zamanda Güney Marmara bölgesinde çıkmış ilk süreli
yayındır.
2. Karesi
gazetesi yarı resmî bir vilâyet gazetesidir, vilayet gazetelerinin bütün
hususiyetlerini üzerinde taşır.
3. Karesi
gazetesinin Balıkesir’in ve bölgemizin demokratikleşmesi, çağdaşlaşması, eğitim
ve kültürünün artmasında önemli bir rolü olmuştur.
4. Karesi
gazetesi ve gazete idarehanesi başta Balıkesir olmak üzere Güney Marmara
bölgesinde yetişmiş şair, yazar, araştırmacı vb. entelektüel kesimin adeta bir
mabedi durumuna gelmiştir.
5. Sadrettin
Efendi Balıkesir’e Şirvan’dan gelmiştir. Balıkesir’in modern usullerle eğitim
veren ilk mektebi olan Balıkesir Rüştiyesinde muallim-i evveldir.
6. Sadrettin
Efendi şiirleri, yazıları ve uyguladığı eğitim modeliyle Balıkesir ve civarının
19. Yüzyılın ikinci yarısında aydınlama ve modernleşmesinde önemli katkıları
bulunan bir öncüdür. Bu durum Sadrettin Efendi’nin şiirlerinde daha ayrıntılı
bir şekilde karşımıza çıkar.
Kaynaklar
Kocabaşoğlu, U. –Birinci, A. (1995). “Osmanlı Vilâyet Gazete ve
Matbaaları Üzerine Gözlemler”, Kebikeç
(2).
İsmail Hakkı
(Uzunçarşılı) (2000). Karesi Vilâyeti Tarihçesi (haz. Abdülmecit
Mutaf), Balıkesir.
Özsarı, M. (2007). “19. Yüzyılın İkinci Yarısında Balıkesir’in
Sosyal ve Kültürel Durumuna Genel Bir Bakış”, Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, XIII(1)
Akyüz, K. (1990). Modern
Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İnkılap Kitabevi, Ankara
İskender, S. (2005). Karesi Gazetesindeki Edebî
ve Kültürel Muhteva Üzerinde Bir İnceleme (bylt), Balıkesir.
İmzasız (1869), “Gazete ve Medeniyet”, Hudavendigâr, 15 Mayıs 1869
Huyugüzel, Ömer F. (2002). İzmir Fikir ve Sanat
Adamları Tarihi
Karesi
Vilayeti Salnamesi
(1307)
Sadrettin Efendi (1302). “Karesi Gazetesi Muharrirliği Cânib-i
Valasına”, Karesi, 1 Teşrinievvel
1302.
Andı, F.
(1997), Serve-i Fünûna Kadar Yeni Türk Şiirinde Şekil Değişmeleri, Kitabevi,
İstanbul.
Dülek, E. (2009), Sadrettin Efendi’nin Karesi
Gazetesindeki Manzum ve Mensur Eserleri (blt), Balıkesir Üniversitesi,
Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Balıkesir.
[1] Uygur Kocabaşoğlu-Ali
Birinci (1995), Osmanlı Vilâyet Gazete ve Matbaaları Üzerine Gözlemler, Kebikeç
(2), s. 101. (ss. 101-122.
[2] Bk. Kenan Akyüz (1990),
Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İnkılap Kitabevi, Ankara. s.27.
[3] Gazete ve Medeniyet,
Hudavendigâr, 15 Mayıs 1869.
[4] Uygur Kocabaşoğlu-Ali
Birinci (1995), ss. 102.
[5] Agm., s. 104.
[6] Ömer Faruk Huyugüzel
(2000), İzmir Fikir ve Sanat Adamları, Ankara, s. 395.
[7] İsmail Hakkı (Uzunçarşılı)
(2000), Karesi Vilâyeti Tarihçesi (haz. Abdülmecit Mutaf), Balıkesir, s. 149.
[8] Selmin İskender (2005),
Karesi Gazetesindeki Edebî ve Kültürel Muhteva Üzerine Bir İnceleme, bylt,
Balıkesir Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balıkesir, s. 10.
[9] Mustafa Özsarı (2007), 19.
Yüzyılın İkinci Yarısında Balıkesir’in Sosyal ve Kültürel Durumuna Genel Bir
Bakış, Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, XIII(1), s. 194.
[10] Selmin İskender, age, s.
88
[11] Karesi, nr. 29, 24 Eylül
1302.
[12] Sadrettin Efendi, Karesi
Gazetesi Muharrirliği Cânib-i Valasına, Karesi, 1 Teşrinievvel 1302.
[13] İlgili haber için bk.
Karesi, nr. 35, 5 Teşrinisani 1302.
[14] Sadrettin, Manzume,
Karesi, nr. 37, 19 Teşrinisani 1302.
[15] İlgili haber için bk.
Manzume, Sadri-i Şirvanî, Karesi, nr. 50, 18 Şubat 1302.
[16] Bk. Karesi, nr. 56, 1
Nisan 1303.
[17] Bk. Mehmet Sadrettinü’l-
Şirvani, Kaside, Karesi, nr. 86, 11 Teşrinisani 1303.
[18] Kendisiyle yaptığımız
18.11.2015 tarihli bir sohbette Azerbaycan’ın Şirvan Bölgesinin durumu hakkında
verdiği bilgilerden dolayı Prof. Dr. Danyal İsrafilzade’ye teşekkür ederim.
[19] Türk şiirinde şekil
değişmeleri hakkında daha geniş bilgi için bk. Fatih Andı (1997), Serve-i
Fünûna Kadar Yeni Türk Şiirinde Şekil Değişmeleri, Kitabevi, İstanbul.
[20] Bk. Sadrettin, Gazel,
Karesi, nr. 30, 1 Teşrinievvel 1302.
[21] Bk. Sadrettin Manzume,
Karesi, nr. 31, 8 Teşrinievvel 1302.
Yorumlar
Yorum Gönder